Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Can Atalay kararlarına ilişkin, “Kanunlarımızda yorum farkı nedeniyle birtakım tartışmalar ortaya çıkıyorsa bu yorum farkını ortadan kaldıracak olan TBMM’dir.” dedi.
Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtlayan Tunç, nüfusun artması, ticaretin yoğunlaşması, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yeni suç türlerinin ortaya çıkmasına bağlı olarak yargının iş yükünün her geçen gün arttığını, bu yükü karşılayabilmek için birçok çalışma yürüttüklerini söyledi.
Hakim ve savcı sayısını 9 binden 24 bine yükselttiklerini dile getiren Tunç, bu rakamın halen Avrupa ortalamasının altında bulunduğunu, hakim ve savcı sayısının daha da arttırılması gerektiğini ifade etti.
Özellikle yeni açılan hukuk fakültelerinde eğitimin yetersiz olduğunu, akademik kadrosu yetersiz fakülteler bulunduğunu dile getiren Tunç, yeni hukuk fakültesi açmama konusunda kararlı olduklarını vurguladı. Tunç, alınan tedbirlerle hukuk fakültelerindeki kalitenin artacağını belirtti.
Devlette liyakat sistemine önem verdiklerini dile getiren Tunç, “Mülakatların liyakate göre yapılması, herhangi bir mensubiyetin hiçbir zaman göz önünde bulundurulmaması noktasındaki kararlılığımızı sürdürüyoruz.” diye konuştu.
“Yargı mensuplarımızı tebrik etmek lazım”
Yargı mensuplarına yönelik eleştirilere değinen Tunç, şunları kaydetti:
“FETÖ’nün darbe kalkışması duyulur duyulmaz darbecilerin soruşturulması ve yakalanması emir ve talimatlarını veren, bugün eleştirdiğimiz yargımız. O gece kahramanca mücadele eden yargı mensuplarımızı, soruşturma başlatan savcılarımızı tebrik etmek lazım. Geçmişte darbecilere alkış tutan, darbecilere anayasa hazırlayan hukukçular vardı hatta darbecileri değil, darbe mağdurlarını yargılayan yargı sistemi vardı. Artık darbe mağdurlarını savunan, darbecileri yargılayan bir yargı sistemi var. Darbeye milletimizle beraber karşı koyan bir yargıyı da 15 Temmuz gecesi hep beraber görmüş olduk.”
“Hukuk dışına çıkılmadı”
Yılmaz Tunç, gerek darbeye fiili olarak katılanlar, gerekse FETÖ ile irtibat ve iltisaklarla ilgili mücadelede hukuk dışına çıkılmadığının altını çizerek, “Hem Anayasa hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan haklarımızı kullanarak ilan edilen olağanüstü hal çerçevesinde alınan karar ve tedbirlerle bu süreç devam etti.” ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminin ardından kamudan ihraç edilenlerle ilgili hak arama yollarının hep açık tutulduğunu anlatan Tunç, bu yollarla kamudaki görevlerine dönenler bulunduğuna dikkati çekti.
Tunç, darbe girişiminin ardından 696 bin 526 kişiye adli işlem yapıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Bu kişilerden hepsi mahkum mu oldu? Hayır. Bunlardan 350 bini hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Sadece 123 bin kişi mahkum oldu. 99 bin kişi beraat aldı. 27 bin 748 kişi hakkında hükmün açıklanması geri bırakıldı. 5 bin 521 kişi hakkında da diğer kararlar alındı. Fiili darbe davalarında ise diyorlar ki ‘Erler mahkum oldu.’ Böyle bir durum söz konusu değil. Fiili darbe davalarında 4 bin 891 mahkumiyet varken, 2 bin 870 kişi hakkında beraat, 964 kişi hakkında da ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildi. Dolayısıyla yargımız bu süreçte kuyumcu titizliğiyle her şeyi tartarak en doğru kararları vermeye çalıştı.”
Kadına karşı şiddet
Kadına karşı şiddetin önlenmesiyle ve çocukların korunmasıyla ilgili konularda hassas olduklarını belirten Tunç, kadınlara karşı işlenen kasten yaralama, kasten öldürme, eziyet ve tehdit suçlarının cezalarını arttırdıklarını, kasten yaralama suçunun tutuklama sebebi olarak düzenlendiğini, “ısrarlı takip” konusunu müstakil bir suç haline getirdiklerini kaydetti.
Avukatların sorunlarını önemsediklerini ifade eden Tunç, avukatlık asgari ücret tarifesi ve CMK ücretleriyle ilgili düzenlemelere değindi.
Can Atalay kararları
Yılmaz Tunç, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararlarına ilişkin soruları yanıtlarken, yargı bağımsızlığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Anayasal düzene karşı işlenen suçlar, seçimden önce işlenmişse dokunulmazlık kapsamında mıdır, değil midir? Tartışma bu. Yargıtay şunu diyor: Anayasa’nın 83. maddesinde, ikinci fıkranın başı, ‘seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’ Siz burada nokta koyuyorsunuz, devam etmiyorsunuz. Orada devam ettiğiniz zaman iki istisna var. ‘Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali dokunulmazlık kapsamında değildir’ diyor. Bir de ‘seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır’ diyor.”
“Biri alçak, biri yüksek mahkeme değil”
Adalet Bakanı Tunç, Anayasa’ya göre Anayasa Mahkemesinin de Yargıtayın da yüksek mahkeme olduğunu belirterek, “Biri alçak, biri yüksek mahkeme değil. Yüksek mahkemeler diye bir başlık var Anayasa’da. Anayasa 153. madde ‘Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar’ diyor. 154. madde ne diyor? ‘Adliye mahkemelerinden verilen kararların son inceleme mercileri Yargıtaydır’ diyor.” ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının 2012’de düzenlendiğini anımsatan Tunç, bireysel başvurunun, vatandaşların hak araması açısından önemli olduğunu, bundan geri adım atmayacaklarını kaydetti.
Can Atalay kararına ilişkin Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yorum farkı bulunduğunu, bunun çözüm yerinin TBMM olduğunu vurgulayan Tunç, şunları söyledi:
“Özellikle Anayasa Mahkememizin yapısı itibarıyla baktığımız zaman bundan sonra da bu tür problemlerin ortaya çıkacağı açık. Sadece bugünkü problemi konuşur, çözeriz, anlaşabilirsek kanun değişikliğinde uzlaşırsak yaparız. Bunlar TBMM’nin takdirinde olan hususlar. TBMM’nin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur. TBMM bizim her zaman başvurabileceğimiz bir yerdir. Kanunlarımızda yorum farkı nedeniyle birtakım tartışmalar ortaya çıkıyorsa bu yorum farkını ortadan kaldıracak olan TBMM’dir. Ben burada ‘Yargıtay ya da Anayasa Mahkemesi haklıdır’ demiyorum. Bu yetki tartışmalarına sebep olmayacak şekilde bu maddeleri netleştirmek elbette ki TBMM’nin görevidir.”
Görüşmelerin ardından, Adalet Bakanlığı ile Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın 2024 yılı bütçeleri kabul edildi.
(Bitti)